Keloid, cildin iyileşme sürecinde oluşan anormal bir yara izi türüdür. Normalde vücut, yaralanan bölgede onarım yaparken belirli bir miktarda yeni doku üretir. Ancak keloid durumunda bu süreç kontrolsüz ilerler ve yara bölgesinde sert, kabarık ve çevre dokunun üzerine taşan bir iz meydana gelir. Her ne kadar sağlık açısından hayati bir risk oluşturmasa da keloid, hem estetik görünümü etkilemesi hem de zaman zaman ağrı ve kaşıntı gibi şikâyetlere yol açması nedeniyle kişilerin yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir.
Güven Çayyolu Tıp Merkezi Dermatoloji Bölümü’nden Uzm. Dr. Gülsün Hazan Özbek, keloidin ne olduğunu, belirtilerinin neler olduğunu ve nasıl tedavi edileceğini anlattı.
Keloid, cildin yara iyileştirme sürecinde ortaya çıkan normalden fazla doku üretimi sonucunda oluşan bir tür izdir. Vücut, yaralanan bölgeyi onarmak için yeni hücreler üretir; ancak bazı kişilerde bu onarım süreci kontrolsüz ilerler ve yaranın sınırlarını aşan, cilt yüzeyinden kabarık bir doku gelişir. Bu nedenle keloid, çevresindeki sağlıklı derinin üzerine taşarak dikkat çekici bir görünüm oluşturur. Genellikle sert, parlak ve kırmızımsı-mor renkte olabilir. Bazı hastalarda yalnızca görüntü açısından rahatsızlık verirken, bazılarında kaşıntı, ağrı veya hassasiyet de eşlik edebilir. Keloid, hayati tehlike oluşturan bir hastalık değildir; fakat estetik kaygılara yol açması ve yaşam konforunu olumsuz etkilemesi nedeniyle önemsenmesi gereken bir durumdur.
Keloid, çoğu zaman yara iyileştikten sonra ortaya çıkan ve giderek dikkat çeken bir aşırı bağ doku oluşumudur. İlk bakışta cilt yüzeyinden kabarık, sert ve parlak bir iz şeklinde görülür. Zamanla büyüyerek yaranın dışına taşabilir ve görüntüsü kişiyi rahatsız edebilir. Rengi başlangıçta kırmızı veya pembe iken, ilerleyen dönemde koyulaşabilir ya da çevre cilt dokusundan farklı bir ton alabilir.
Keloid oluşumunda sık rastlanan belirtiler şunlardır:
Keloid her bireyde görülebilse de bazı kişilerde risk daha fazladır. Özellikle genetik yatkınlığı olanlarda ve koyu tenli bireylerde daha sık ortaya çıkar. Ayrıca ergenlik ve genç erişkinlik döneminde cilt daha aktif olduğu için bu yaş grubunda keloid görülme ihtimali artar.
Keloidin daha sık görüldüğü durumlar şunlardır:
Keloid, aslında vücudun kendi onarım sürecinin kontrolden çıkmasıyla ortaya çıkar. Cilt bir yara aldıktan sonra, iyileşme sürecinde yeni bağ dokusu üretir. Normalde bu süreç tamamlandığında üretim durur. Ancak bazı kişilerde bu mekanizma fazla çalışmaya devam eder ve yara alanında gereğinden büyük, sert ve kabarık bir doku gelişir.
Yaranın yeri: Omuz, göğüs, sırt, boyun ve kulak gibi cildin daha gergin olduğu bölgeler keloide eğilimlidir.
Yaş: Ergenlik ve genç erişkinlik döneminde cildin iyileşme hızı daha yüksek olduğundan keloid gelişme olasılığı artar.
Travma ve işlemler: Yanık, cerrahi kesiler, piercing, dövme ve akne izleri keloid oluşumunu tetikleyebilir.
Her ne kadar kesin nedeni tam olarak açıklanamasa da, uzmanlar keloidin bağışıklık sistemi ve yara iyileşme sürecinde rol alan hücrelerin aşırı tepki vermesiyle ilişkili olduğunu düşünmektedir.
Keloid tedavisinde tek bir yöntem yoktur; uygulanacak yaklaşım keloidin büyüklüğüne, bulunduğu bölgeye ve hastanın şikâyetlerine göre belirlenir. Amaç, hem görünümü azaltmak hem de ağrı ya da kaşıntı gibi yakınmaları hafifletmektir.
Sık kullanılan tedavi seçenekleri şunlardır:
Keloid tedavisi çoğu zaman uzun vadeli bir süreçtir. Tamamen yok etmek her zaman mümkün olmayabilir, ancak doğru yöntemlerle boyutu küçültülebilir ve şikâyetler kontrol altına alınabilir. Bu nedenle tedavi planı mutlaka bir uzman tarafından kişiye özel hazırlanmalıdır.
Hazırlayan: Uzm. Dr. Gülsün Hazan Bozbek
Sağlık rehberimizden içerikler görüntüleyin.
Periyodik olarak haber bültenimizi size ulaştıralım.
Nesilden nesile hayat bize GÜVEN diyor.
Güven Hastanesi hizmet standartları ile JCI tarafından akredite edilmiştir. JCI şikayet bildirimlerinizi buraya tıklayarak yapabilirsiniz.
Kişisel verilerin korunması ve işlenmesi politikalarına buradan ulaşabilirsiniz.