Cerrahi alanında robot yardımlı cerrahi, son yıllarda yaşanan teknolojik gelişmelerin ışığında büyük bir dönüşüm geçirdi. Minimal invaziv cerrahinin geldiği en ileri nokta olarak kabul edilen bu yöntem hem cerrahlar hem de hastalar için daha konforlu, daha güvenli ve daha etkili bir tedavi süreci sunuyor. Geleneksel laparoskopik cerrahiden farklı olarak robotik cerrahi, ameliyat sırasında daha fazla hareket kabiliyeti, üstün görüntüleme olanakları ve yüksek hassasiyet sağlıyor.
Robotik cerrahinin temelinde, cerrahın bir konsol aracılığıyla kontrol ettiği robotik kollar yer alır. Cerrah, bu konsola oturarak el bileğini andıran hareket kabiliyetine sahip robotik enstrümanları yönetir. Bu sistem, cerrahın el hareketlerini birebir takip ederek, milimetrik düzeyde hassasiyetle dokular üzerinde işlem yapılmasını mümkün kılar.
Ameliyat sırasında robotik kollar, hastanın vücuduna trokar adı verilen küçük tüpler aracılığıyla yerleştirilir. Bu girişler yaklaşık 1 cm gibi çok küçük kesilerle gerçekleştirilir. Robot kollarının 540 dereceye kadar dönebilmesi ve titreme olmadan hareket edebilmesi sayesinde, cerrahi müdahaleler daha güvenli ve kontrollü hale gelir.
Da Vinci robotik sistemleri, yüksek çözünürlüklü üç boyutlu görüntüleme imkânı sunar. 10-15 kat büyütme sağlayan bu sistemler sayesinde cerrah, ameliyat alanındaki dokuları çok daha net görebilir ve değerlendirebilir. Beşinci jenerasyon sistemlerle birlikte gelen yeni özelliklerden biri de “taktil his” yeteneğidir. Bu teknoloji sayesinde cerrah, dokulara uyguladığı kuvveti daha iyi hissedebilir. Özellikle damar ve sinir ağı gibi hassas bölgelerde, gereksiz baskıdan kaçınılarak doku korunur, komplikasyon riski azaltılır.
Robotik cerrahi, cerrahi girişimlerde dokulara mümkün olan en az düzeyde zarar veren teknikleri ve enstrümanları kullanma prensibine dayanan minimal invaziv cerrahi yöntemlerden biridir. Aslında “robotik cerrahi” terimi yerine “robot yardımlı cerrahi” terimini kullanmak daha doğru olacaktır. Çünkü cerrahi işlemi yöneten ve yönlendiren bizzat cerrahtır ve robot sadece cerrahın verdiği komutları uygular. Diğer bir deyişle, robot tek başına bir ameliyatı yapamaz, sadece cerrahın yapmak istediklerini yapmasını sağlar.
Güven Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü'nden Prof. Dr. Bülent Cavit Yüksel, robotik cerrahinin avantajlarını, tiplerini, laparoskopik cerrahiden farklarını anlattı.
Aslında temel prensipler tüm kapalı cerrahi yöntemlere benzerdir. Karın karbondioksit gazıyla şişirilir ve çadır şeklinde bir alan oluşturulur. Karın duvarına 4-5 adet 1 cm‘lik kesiler yapılarak alet kılıfları yerleştirilir. Bu kılıflar aletlerin çalışırken karın duvarına zarar vermelerini engellerler. Karın içinde ameliyat alanı açığa çıkarılır.
Robotik sistemde üç bölüm vardır:
Robotun kollarının olduğu hasta konsolu kısmı hastaya yaklaştırılır. Cerrahi işlemin yapılmasını sağlayan robot kolları girilir. Robotun 4 adet kolu vardır. Robot kollarının ucunda aslında açık cerrahide kullanılan aletlerin bir minyatürü mevcuttur; örneğin robotik makas gibi. Karın içine bu aletler yerleştirildikten sonra kollar arası mesafe ayarlanır. Ameliyatı yapacak cerrah, hastanın başından ayrılır ve en az kendi kadar deneyimli olan yardımcı cerrah hastanın başında kalır. Ameliyatı yapacak cerrah yine aynı odada olan cerrah konsoluna oturarak ameliyata başlar. Cerrah konsolu, robot ile ilgili tüm ayarların yapıldığı ve cerrahın özel el aletleri vasıtasıyla ameliyatı gerçekleştirdiği birimdir. Cerrahın hareketleri robotun kollarına yansır ve robot kollarının ince hareketleri, dar alanda kolay çalışma kabiliyetiyle ameliyat gerçekleştirilir. Robotik ameliyat bittikten sonra cerrah, çıkarılacak organın karın dışına alınması için ameliyat masasına girer. Robotun hastadan ayrılması ve port yerlerinin kapatılmasını takiben ameliyat sonlandırılır.
Laparoskopik cerrahinin sahip olduğu az ağrı, kısa yatış süresi, iyi kozmetik gibi tüm avantajlara sahiptir. Karın ameliyatlarındaki ağrının en önemli nedeni karın duvarındaki kesi veya kesilerdir. Çünkü iç organların ağrı hissi sınırlıdır. Dolayısıyla, bir karın ameliyatında ne kadar az kesi varsa ve bu kesiler ne kadar küçükse, ağrı da o kadar az olur. Günümüzde ameliyat sonrası ağrı kesme protokolleri çok güçlüdür ancak yine ağrıyı etkileyen en önemli faktör kesinin uzunluğudur. Robotik ameliyatın kozmetik sonuçları mükemmeldir. Robotik ameliyatta kullanılan kesilerin uzunluğu 8 ila 15 mm arasında değişir ve bu kesiler genellikle vücudun doğal çizgilerine paralel şekilde yapılır. Organın çıkarıldığı 4-6 cm’lik kesi ise sezaryen kesisi hattı üzerinde yapılır ve dolayısıyla iç çamaşırının kapadığı bölge içinde kalır. Sonuç olarak, laparoskopik cerrahi gibi genellikle gözü rahatsız etmeyecek derecede yara izleri kalır.
Uzun dönemde de robotik ameliyatın belirgin bazı avantajları mevcuttur. Karın içi ameliyatlardan sonra karın içinde yapışıklıklar gelişebilir. Bu yapışıklıklar bazen bağırsakların tıkanmasına yol açabilir. Yapılan bilimsel çalışmaların çoğu ameliyat sonrası yapışıklıkların kapalı ameliyatlarda az görüldüğünü göstermiştir. Ayrıca, karın duvarındaki kesiler küçük olduğundan kesi yeri fıtığı gelişme riski çok düşüktür.
Robotik ameliyat, ana prensipleri sabit olmakla birlikte, birçok farklı yöntemle uygulanabilir. Çoklu deliklerden, tek kesiden veya doğal açıklıklardan yapılabilir. Tek kesiden robotik cerrahide tüm robotik kollar tek bir kesiden karna girer. Bu kesi genellikle göbeğin içinde yapılır ve 2.5 cm civarındadır. En önemli avantajı kozmetik açıdan çok iyi sonuçlara sahip olmasıdır. Doğal açıklık cerrahisi (NOTES – Natural Orifice Transluminal Endoscopic Surgery), karına giriş için doğal açıklıkların kullanıldığı robotik cerrahi tipidir. Örneğin TAMIS (TransAnal Minimally Invasive Surgery / Anüs Yoluyla Minimal İnvaziv Cerrahi) yöntemi ile anüsten girilerek rektumdaki polip ve erken evre tümörler çıkarılabilir.
Robotik kameranın üç boyutlu ve yüksek kalitedeki görüntüsü cerraha çıplak gözleriyle ameliyat yapıyormuş hissi verir. Hatta büyütülmüş görüntü sayesinde insan gözünün zorlukla seçebileceği yapıları dahi net bir şekilde görmeyi sağlar. Robotik kolların bilek kısmı tıpkı insan bileği gibi hareket edecek şekilde tasarlanmıştır. Hatta yüksek derecede hareket kabiliyeti ile insanın el bileğinden daha fazla hareket yeteneğine sahiptir. Çok dar anatomik alanlarda dahi, bu hareket yeteneği sayesinde robotla birçok zor cerrahi işlem kolaylıkla gerçekleştirilebilir. Bu aletler aynı zamanda kuvvetli aletler olduğu için özellikle aşırı kilolu hastalarda çalışma kolaylığı sağlar. Yukarıda bahsi geçen tüm özellikleri ile robotik ameliyat, cerrahın cerrahi işlemleri yüksek doğruluk ve keskinlikle yapmasını sağlar.
Anestezi ve cerrahi tekniklerdeki gelişmeyle birlikte, robotik cerrahiye uygun olmama kriterleri de bariz bir şekilde azalmıştır.
Buna rağmen her hasta ve her hastalık robotik ameliyata uygun olmayabilir. Bunun tıbbi ve teknik nedenleri mevcuttur. Çeşitli yandaş hastalıklar nedeniyle karın içi basıncının uzun süre sağlanamadığı durumlarda kapalı ameliyatlar yapılamaz. Teknik açıdan uygun olmamanın ise iki nedeni vardır: Cerrahın çalışması için yeterli alanın oluşturulamaması, geçirilmiş karın ameliyatlarına bağlı karın yapışıklıkları olan hastalarda robotik ameliyat yapılamayabilir. Ayrıca, bir ameliyatın robotik olarak yapılabilirliği cerrahın deneyimi ile de doğru orantılıdır.
Günümüzde robotik ameliyat avantajlarının en bariz şekilde sergilendiği alan pelvis cerrahisidir. Pelvis cerrahisi, leğen kemiği içinde kalan organlarla ilgili cerrahi işlemlere verilen isimdir. Jinekolojik organlar, mesane, prostat ve rektum pelviste yerleşik organlardır. Özellikle pelvisin derinlerinde yani daha dar olan alanda bulunan prostat ve rektumun cerrahi işlemlerinde robotik cerrahi ciddi bir avantaj sağlar.
Pelvik taban leğen kemikleri içerinde bulunduğu için ve hemen iç kısmı yoğun damarsal ve sinirsel yapılarla döşeli olduğu için, bu alanda işlem yapmak son derece zordur. Özellikle palvik tabana doğru inildikçe alanın daralması nedeniyle organlara, sinirlere ve damarlara zarar vermeden işlemin bitirilmesi bu süreci daha da zorlaştırmaktadır. Robotik cerrahini derin alanlarda daha iyi görsel sağlaması ve daha iyi dikiş atabilme yeteneği sayesinde pelvik taban ameliyatları daha güvenli bir netlikte gerçekleşebilmektedir.
Robotik cerrahi ile ilgili deneyimin artması ile birlikte, kanser ameliyatlarının dahil olduğu birçok ameliyat robotik olarak yapılabilir hale gelmiştir. Güncel bilimsel çalışmalar, uygun seçilmiş hastalarda robotik olarak yapılan kanser ameliyatlarının kısa ve uzun dönem sonuçlarının açık cerrahi ile benzer olduğunu göstermektedir. Bu nedenle, “Açıp güzelce temizlemek lazım.” kalıbı doğruyu yansıtan bir kalıp değildir. Açık cerrahide karın içinde hangi işlemler yapılıyorsa, robotik ameliyatta da aynı işlemler yapılır. Hatta korunması gereken yapılar (sinirler, damarlar gibi) çok yakından 3 boyutlu yüksek kalitede görüntülenebilir. Eğer cerrah robotik ameliyat sırasında onkolojik cerrahinin tüm prensiplerine riayet edemeyeceğini düşünüyorsa, ameliyatı açık yöntemle yapmalıdır.
Karın ameliyatı olan bir hastanın taburcu olabilmesi için bazı şartların yerine getirilmesi gerekir. Hastanın ağızdan beslenebilmesi, güçlü ağrı kesiciler gerektiren bir ağrısının olmaması, güçlü antibiyotikleri gerektiren bir enfeksiyonu olmaması bunlar arasında en önemli olanlardır. Yukarıda bahsi geçen nedenlerden dolayı, robotik cerrahi sonrasında hastalar kısa süre içinde taburcu olurlar.
Hazırlayan: Prof. Dr. Bülent Cavit Yüksel
Sağlık rehberimizden içerikler görüntüleyin.
Periyodik olarak haber bültenimizi size ulaştıralım.
Nesilden nesile hayat bize GÜVEN diyor.
Güven Hastanesi hizmet standartları ile JCI tarafından akredite edilmiştir. JCI şikayet bildirimlerinizi buraya tıklayarak yapabilirsiniz.
Kişisel verilerin korunması ve işlenmesi politikalarına buradan ulaşabilirsiniz.